20 Nisan 2013 Cumartesi

Özgüvenli Çoçuk yeiştirmek

Her anne-babanın ortak isteği "kendine güvenen" çocuklar yetiştirmektir. Gerçekten çocuğun sağlıklı gelişimi için "özgüven" ilk sıralarda gelir ama özellikle çocuğu utangaç olan aileler için durum biraz zordur.

Özgüven, çocuklarının doğumundan itibaren her ana-babanın uğraştığı bir konu. Çocuğun özgüvenini geliştirmek, korumak ve artmasını sağlamak, çocuk yetiştirme becerilerinin başında gelir; çünkü yeterince gelişmiş özgüven duygusu, hem öğrenme yetisini, hem sosyal ilişkilerde başarıyı, hem de gelişim yüzlerini etkileyen önemli bir duygudur.

Özgüven, bir insanın tavırlarını, duygularını ve kişisel özelliklerini; yetenek, beceri, görünüm ve toplumsal kabul edilirliğini nasıl değerlendirdiği ve ne dereceye kadar kabul edip onayladığıyla ilgilidir. Örneğin bir çocuğun becerileri sahip olmak istedikleriyle örtüşmüyorsa, kendisini yetersiz hissedebilir ve bu durum onun özgüven duygusunun düşük olmasına yol açabileceği gibi, düşük özgüven de ders başarısını ve toplumsal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Özgüven, bir başkası için anlam ifade etmeyecek kadar öznel bir değerlendirmedir.

Çocuklar, olgunlaştıkça sahip oldukları becerileri kendileri değerlendirmeye, özgüvenlerini biçimlendirmeye başlarlar. Bunu yaparken ailenin yanı sıra öğretmenler ve yaşıtlar gibi diğer kaynaklardan da beslenirler. Okul, bu anlamda çok önemli bir kaynaktır ve bu yüzden çocuğun okulla ilgili söylediklerini gerçekten dinlemeli, sadece okulda yaptıklarını değil, bunlar hakkında hissettiklerini de duymaya çalışmalıdır.

Özgüven, belli bir düzeye ulaşıncaya kadar gelişir; genellikle 10 yaşında özgüvenin gelişimi tamamlanır ve bir süre sonra, ergenlik döneminde çocuk özgüvenini test etmeye başlar. Çocukların özgüvenini en çok etkileyen kaynak anne-babadır. Çünkü çocuklar ilk yıllarını, onları çevreleyen yetişkinlerin kendileri hakkındaki düşüncelerinin bombardımanı altında geçirirler, sonraki yıllarda da bu duyduklarını kendi davranışlarına yansıtmaya başlarlar. Anne-babadan sonra çocuğun özgüveninde en büyük etkiyi yapan öğretmenleridir. Sonra da yaygın inanışın tersine akranlarıdır.

Sağlıklı bir özgüven duygusu geliştirmiş olan çocuklar,

·  Hem derslerde, hem ders dışı konularda kendilerini yeterli bulurlar.

·  Bir şeyi başarmada kendilerine güven duyarlar, çözüm üretmeye yönelik çaba harcarlar.

·  Okul, öğretmenleri ve arkadaşları hakkında olumlu duyguları vardır.

Özgüvenleri yaralanmış çocuklar ise,

·  Toplumca kabul edilmeyen alışkanlıkları edinmede arkadaş baskısından daha çok etkilenirler, sosyal başarıları daha azdır.

·  Daha içe kapanık ve kaygılıdırlar

·  Bir işi başarmak, bir soruna çözüm bulmak konusunda kendilerine güvenleri düşüktür, bir başkasının destek ve onayını beklerler.

·  Kendilerini sürekli eleştirirler, olumsuz duygu ve düşünceleri kendilerine yöneltirler.

·  Varolan potansiyellerini başarıya dönüştüremezler.

·  Depresyona daha yatkındırlar.

Özgüveni düşük olan çocuk, aşağıda anlatıldığı gibi davranıyorsa kendisine ve çevresine karşı güven duygusunun gelişimi için anne babanın desteğine ihtiyacı vardır.

·  Okul, öğrenme, arkadaş ilişkileri gibi önemli konularda kendine güvensizlik duyuyorsa,

·  Başkalarına sözel ya da fiziksel olarak kaba davranmaya başladıysa,

·  Yeni şeyler denemekten çekiniyorsa,

·  Doğal kabul edilebilecek düzeyin üzerinde olumlu veya olumsuz davranışlarıyla dikkat çekmek için aşırı çaba harcıyorsa,

·  Kendisiyle ilgili hep karamsar ve kendisini aşağılayan konuşmalar yaparak insanları etkilemeye çalışıyorsa,

·  Sürekli, onu sevmediğinizi ya da istediği kadar övmediğinizi düşünüyorsa,

·  Utangaçlığından, düşünce ve duygularını dürüstçe ve açıkça dile getirmiyor ve haklarının çiğnenmesine izin veriyorsa,

·  Öğretmeni, sınıfta gözlemlediği davranışlarını değerlendirdiğinde özgüven sorunu olduğunu ifade ediyorsa, özgüven konusunda çocuğu desteklemek için anne ve baba çaba harcamalıdır.

Çocuğun özgüvenini geliştirmek için anne ve baba ona nasıl yardım edebilir?

·  Çocuğa sınırların belli olduğu ve sevginin açıkça ifade edildiği olumlu bir ev yaşamı sağlanmalıdır. Böyle bir ev ortamında yetişen çocuğun, hem akademik, hem de kişisel özgüveninin temeli oluşturulmuştur.

·  Anne-babanın çocuğundan beklentileri onun yetenekleri ve yapabilirliği ile kıyaslandığında gerçekçi olmalıdır.

·  Okulla ilgili yetersizliklerinden çok başarılarının üzerinde durulmalıdır. Bir dersten aldığı düşük bir not, diğer dersteki çalışma ve başarısını gölgelememelidir.

·  Başarıyla sonuçlanmasa bile çabaları takdir edilmelidir. Bir çocuğun anne-babası tarafından, "Öğrenmeye çalışmandan gurur duyuyorum", "İyi çalışman beni mutlu ediyor" gibi sözlerle yüreklendirilmesi, çocuğun daha çok çaba harcaması için onu motive edecek, mücadele gücünü geliştirecektir.

·  Başarıları kadar gösterdiği gelişme ve ilerlemeler de çocuğun dün yapamadıkları ile bu gün yapabildikleri karşılaştırılarak somut olarak ortaya konmalıdır.

·  Çocuğa kendi işini kendisinin yapması için fırsat tanınmalı, kendi başına yapabileceği işler bir yetişkin tarafından yapılmamalıdır.

·  Sosyal muhakemesini geliştirmek için sorunu onun adına çözülmemeli, çözüm bulmasına yardımcı olunmalı, alternatifler üzerine düşünmesi sağlanmalıdır.

·  Başladığı işi bitirmesi konusunda motive edilmeli, destek olunmalı, model oluşturulmalıdır.

·  Başarısızlıkta yaptığının zor olduğunu kabul edip denemesi için yüreklendirilmeli, mücadele etmesi sağlanmalıdır.

·  Çocuğun; duygu, düşünce ve inançlarını; açık dürüst ve başkalarının haklarını ihlal etmeden, karşısındaki kişiyi aşağılamadan, incitmeden ve ezmeye çalışmadan ifade etmesi sağlanmalıdır.

·  Duygularını ifade etmesi, yaşadıklarını paylaşması konusunda ona model olunmalıdır. Konuşmaya başladığında onu sonuna kadar dinlemek, onun anlatmak konusundaki motivasyonunu ve kendini ifadesini arttıracaktır.

·  Çocuk haklı olduğunda haklılığı vurgulanmalı, haksız olduğunda hataları ve nasıl düzeltilebileceği konuşulmalıdır.

·  Kendi kararlarını verebilmesi, seçim ve tercihlerini yapabilmesi için uygun ortam yaratılmalı; karar, seçim ve tercihlerinin sonuçlarına katlanması sağlanmalıdır.

·  Evde düzenli olarak belli konularda sorumluluk alması sağlanmalı ve aldığı sorumlulukları yerine getirip getirmediği izlenmelidir.

·  Çocukla konuşurken yere çömelmeli ve onun göz seviyesine inilmelidir; bu ona önemli olduğu mesajını verir. Onun da diğer kişilerle iletişiminde göz teması kurmasına özen gösterilmelidir.

·  Çocuğun mümkün olduğu kadar farklı sosyal ortamlarda bulunması sağlanmalı, değişik insanları, çevreleri ve ortamları tanıması için fırsat verilmelidir.

·  Girdiği farklı sosyal ortamlarda başarabileceği görevler alması sağlanmalıdır.

·  Çocuğun zamanını verimli kullanması için onu yönlendirmek gerekir. Kendi kendisini meşgul edebileceği konular konusunda rehberlik edilmeli, kendine yetebildiğini görmesi sağlanmalıdır.

·  Hoşlandığı, başarılı olabileceğine inandığı, yetenekli ve ilgili olduğu alanda bir hobi edinmesi sosyalleşmesi ve özgüveninin gelişmesi açısından önemlidir.

·  Ailedeki tüm bireylerin, kişisel sorunlarını, aile içi sorunlarını, başlarına gelen iyi-kötü olayları, anne babayı ve onu sevindiren ve üzen olayları konuşup paylaşabildiği düzenli toplantılar yapılmalıdır. Bu toplantılar aile içi uyumu ve huzurlu birlikteliği geliştirecektir.

Tüm bunlar çocuğun sosyalleşmesine ve özgüveninin gelişmesine yardımcı olacaktır. Sosyalleşen ve özgüveni gelişen çocuk, zayıf benlik kavramı, başarısızlık duyguları ve olumsuz iç konuşmalarla beslenen utangaç çocuğun aksine; kendini ezdirmeyen, başkalarının isteklerine uymak istemediğinde bunu uygun bir ifadeyle dile getirebilen, hakkını savunan, duygu ve düşüncelerini her koşulda ifade edebilen, empati kurabilen, karşısındakinin istek ve beklentilerini, duygu ve düşüncelerini önemseyen ve dikkate alan, arkadaşları tarafından kabul gören, sınıfta soru sorabilen ve sorulan sorulara gönüllü olarak cevap verebilen, sınıf oyunları ve grup çalışmalarına gönüllü olarak katılan, okul sonrası sosyal etkinliklere ve okul partilerine katılan, liderlik rolünü ve verilen sorumlulukları yerine getiren, dışadönük ve uyumlu ilişkiler kurabilen girişken bir çocuk olacaktır.

Utangaç çocuklar için;

·  Yapmak istediği şeylerin listesi yaptırılmalı, bunlar birlikte oynanarak canlandırılmalıdır.

·  Toplumsal ya da akademik ortamlarda hissedebileceği kaygı düzeyini azaltabilmesi için ona destek olunmalıdır. Süreci ona anlatarak onu önceden hazırlamak, partilere erken gitmeye çalışmak, ilk gelen çocuklar arasında olmasını sağlamak, oynanacak oyunları önceden biliyor olmasına özen göstermek onu rahatlatacaktır. Sınıfta sözlü sunu yapacaksa başlangıçta sunumunun kısa olmasına ve rahatlayana kadar evde anne-babaya sunmasına fırsat verilmelidir.

·  Çocuğun özellikle iyi olduğu konularda başka bir çocuğa yardımcı olması için öğretmeniyle görüşülmelidir. İyi bildiği bir şeyi bir başkasına anlatabilecek konumda olmak, çocuğun başkalarıyla konuşma becerisini arttıracaktır.

·  Öğretmeni ile tahtayı silme, bitkileri sulama, bilgisayarı açma gibi sınıf içi sorumluluklar vermesi konusunda işbirliğine girilmelidir.

·  Daha önceden çalıştığı sorulardan birinin öğretmen tarafından sınıfta sorulması için öğretmenine danışılmalıdır, soruyu başkalarının önünde cevaplarsa çocuğun kendine güveni artacaktır.

Bağımsızlık ve sorumluluk, çocuğun utangaçlığını azaltacak, kendine olan güvenini geliştirecektir. Bu konuda çocuğa yardımcı olmak için, hangi yönlerinin onaylanmadığı ile ilgili olarak onunla konuşulmalıdır. Belli bir olay ele alınmalı ve bir daha yapma fırsatı olsa nasıl davranacağı sorulmalıdır. Söz konusu davranışı etiketlemek yerine tarif ederek, davranışı değerlendirmek yerine tarafsız kalarak, beklentileri genel değil, öznel örneklerle anlatarak, yorumlara karşılık tepki vermesini isteyerek çocuğa geribildirim verilmelidir. Eğer çocukla suçlamadan ve yargılamadan konuşulabilirse, şimdikinden daha farklı şekillerde davranma yollarını bulmasına yardım edilmiş olacaktır.

Bugünün çocuklarının yarın yetişkin olduklarında oldukça güç şartlarda yaşam mücadelesi vermeleri gerekeceği ve anne babaları gibi onları kucaklayacak ve destekleyecek yetişkinlerle bir arada olmayacakları düşünüldüğünde, kendi ayakları üzerinde durabilen, zorluklar karşısında mücadele gücü olan, duygusal ve sosyal açıdan güvenli ve güçlü çocuklar yetiştirmenin önemi daha iyi anlaşılacaktır

 

 

Çocuklarda Özgüven Nasıl Geliştirilir ?

1.                               Çocuklarda Özgüven Nasıl Geliştirilir ?
Çocuğunuzun hayatta başarılı olmasının ön koşullarından biri kendine güvenli bir birey olarak yetişmesidir. Oysa kızgınlık anında söylenen sözler, verilen olumsuz tepkiler özgüven gelişimini engeller.

Çocuklar okul çağına geldiklerinde özsaygı duygusu da gelişmiş olur. Özsaygısı gelişmiş bir çocuk yeni şeyler denemek, arkadaş edinmek ve genel anlamda başarılı olmak için özgüvene sahip olur. Özsaygısı fazla gelişmemiş bir çocuksa bu alanlarda zorluk çeker ve daha çok yardıma ihtiyaç duyar.

Çocuğunuza nasıl güven aşılayabilirsiniz?


Çocuğunuzun kendine güven duygusu geliştirmesinde size büyük görev düşüyor. Bunun çocuğunuzun tüm hayatını etkileyeceğini düşünerek şuipuçlarından faydalanabilirsiniz:


? Onu dinlediğinizi belli edin. Çocuğunuzun anlattıklarını dikkatle dinleyin, anladığınızdan emin olmak için duyduklarınızı tekrarlayın ve çocuğunuzun anlatmaya devam etmesini sağlamak için olumlu tepkiler verin.


? Çocuğunuzun duygularını anladığınızı gösterin ve onun bu duyguları sözel olarak ifade etmesine yardımcı olun.


? Davranışları eleştirin, çocuğunuzu değil. Bu tuzağa düşmek çok kolaydır ama çok fazla eleştiri, çocuğunuzun kendisini kötü biri olarak görmesine ve kendi aptallığı ya da yaramazlığı nedeniyle kötü şeylere sebep olduğunu düşünmesine yol açar. Eğer bu uzun süre devam ederse, çocuğa büyük ölçüde zarar verir. Kızdığınız şeyin yapılan bir haraket ya da sevmediğiniz bir davranış olduğu konusunda net olun ve çocuğun bunu anlamasını sağlayın.


? Çocuğunuzun güçlü olduğu yanlarına odaklanın, zayıf olduklarına değil.


? Size sıkıcı gelse bile, çocuğunuzun ilgi alanlarına saygı duyun. Arkadaşlarıyla ve okulda yaptıklarıya samimi bir şekilde ilgilenin. Dinlediğinizi göstermek için yorum yapın.


? Çocuğunuzun samimi olarak yansıttığı korku ve güvensizlikleri kabul edin. Bunlar size önemsiz görünebilir ama bşr kenara atmayın. Çocuğunuz matematiği yapamadığını söylediğinde, "Saçmalama" ya da "O zaman çalışmaya başlasan iyi olacak." gibi şeyler yerine "Matematik zor geliyor olabilir, sana nasıl yardımcı olabilirim?" demeye gayret edin.


? Bağımsız olması konusunda destek verin. Çocuğunuzu yeni şeyler denemesi için yüreklendirin. Bir işi başarmak özgüvenini arttırır ve bazen de yaptığı hatalar sayesinde yepyeni şeyler öğrenir.


? Çocuğunuzla beraber gülün, ona karşı değil.


? Çocuğunuzun başarılarına odaklanın. Bu yüzme, müzik, resim ya da başka şeyler olabilir. Hatalarına, başarısızlıklarına odaklanmayın.


? Çocuğunuz yetersiz olduğu alanların ve neleri yapamayacağının gayet farkındadır. Eğer sürekli bu alanlara dikkati çeker, ya da çocuğunuzu eleştirirseniz özgüven ortadan kalkar. Bunun yerine çocuğunuzu doğru yaptıkları için övün ve ona destek vererek motive edin.


Yanlış yaptığında ise onu değil, yaptığı davranışı eleştirin.Kızgınlık anında insan düşünmeden konuşabilir. "Saçmalama, aptallaşma, amma da beceriksizsin." gibi olumsuz cümleler sarfedebilir. Oysa çocuğunuz bunları ciddiye alır. Bu da özgüveninin gelişimini olumsuz etkiler.


Hatta kendiniz hakkında söylediğiniz olumsuz şeyler bile çocuğunuzun güvenini etkileyebilir; çünkü çocuklar yetişkinleri taklit etme eğilimindedir. "İşte bir dakika daha duramayacağım.", "Artık bu baskıya dayanamıyorum" gibi sözler, çocuğunuzda sizin hayatın zorluklarıyla başedemeyeceğinize dair bir düşünce uyandırarak gene özgüvenini etkileyebilir. Bu nedenle konuşmadan önce iyice düşünün ve sözcüklerinizi dikkatli seçin.


Aşağıdakilerin hepsi çocuğunuzun güvenini olumsuz etkileyebilir:

· Ona onu sevmediğinizi söylemeniz

· "Aptal" gibi sözcükler kullanarak sürekli eleştirmeniz

· Hiç doğmamış olmasını dilemeniz

· Onu aşağılamanız ve ona isimler takmanız

· Çocuğunuzun yaptıkları ve hissettikleriyle sürekli dalga geçmeniz

· Acımasız sataşmalar ve iğneleyici konuşmalar

· Sürekli şikayet etmek

· Öfkeli bir şekilde bağırmak, küfretmek.


Özür dilemeyi bilin

Hiçbirimiz aziz değiliz ve bazen sonradan pişman olacağımız şeyler yapabilir ya da söyleyebiliriz. Eğer böyle bir durum olursa, en iyisi bunu hemen o anda çocuğunuza itiraf etmeniz ve "Bunu asla söylememeliydim. Kırıcı davrandım ama amacım bu değildi. Sadece bugün çok yorgunum." diyerek ona sarılmanız ve onunla barışmanızdır.

19 Nisan 2013 Cuma

Fonksiyonel Gıdalar

Elma: Kabukları soyulmadan yenen bir elma yaklaşık 3 gram lif içerir. Elma lifleri midede hem çözünen, hem de çözünmeyen iki türdedir. Böylece tokluğa faydası olur. Elma kabukları kalp sağlığı için ve kansere karşı koruyucu olan güçlü bir antioksidandır. Bunun yanında diğer flavonoidler ve C vitaminleri bağışıklığı destekler. Elma kabuklarında bulunan fenolik bileşikler bir çok hastalığın yanısıra güneşin zararlı ultraviyole ışıklarından da korumaktadır. Günde bir elmanın doktoru uzak tutacağı söylenmektedir. Yeşil elma, kırmızı elmadan çok daha fazla yararlı bileşik içerir.
Bu yazı sifaliotlar.org sitesi için hazırlanmıştır.
Kırmızı meyveler: Karpuz, kiraz, üzüm gibi meyvelerin kırmızı ve mor pigmentleri antisiyanidler içermektedir. Bunlar serbest radikaller denilen kimyasal madde hasarlarını önlemekte ve kronik hastalık riskini azaltmaktadır. Bu bileşikler beyin ve damar fonksiyonlarını güçlendirmek için önemlidir.
Brokoli: Karnıbahar türü yiyecekler detoksifikasyonu arttıran maddeler içerir ve kanser riskini azaltır. Bu besinlerin hergün tüketilmesi önerilmektedir.
Bu yazı sifaliotlar.org sitesi için hazırlanmıştır.
Havuç: En iyi karotenoid kaynağıdır. Bunlar kalp-damar hastalıkları, kanser, yaşlanmaktan ileri gelen göz bozulmaları ve katarakta karşı koruyucudur. Gece görüşünü destekler. Yeni araştırmalar havuçta bulunan falkarinol isimli fitobesinin bağırsak kanserini azaltıcı etkilerini kanıtlamıştır. Havuç çiğ ya da hafif buğulanarak tüketilmelidir.
Çikolata ve kakao: Kalp sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Çikolata ne kadar koyu renkli ise o kadar fazla antioksidan içerir. Özellikle yüzde 70 ve daha fazla kakao içeren ürünlere yönelmelidir. Bu yazı sifaliotlar.org sitesi için hazırlanmıştır.
Narenciyeler: Hücresel hasarları önler, viral enfeksiyonlara karşı savunma gücünü arttırır. Portakal, greyfurt, limon ve benzeri ürünler yüksek C vitamini, folat ve lif içerikleri ile hem koruyucu hem de diyete yardımcıdır.Bu yazı sifaliotlar.org sitesi için hazırlanmıştır.
Karalahana, pazı vb. yeşil yapraklı sebzeler: Göz sağlığı için önemli bileşikler taşır. Yaşa bağlı körlük riskini azaltır. Haftada bir ya da iki porsiyon tüketilmesi önerilir.
Kızılcık: İdrar yolu enfeksiyonlarını engelleyen proantiokyanidin içerir. Kızılcık kolesterolü düşürür, ülseri önler, ağız ve diş sağlığını geliştirir ve felç sonrası beyin hasarını önler. Günlük 1 ya da 2 bardak kızılcık suyu içmek mesane kanserleri ve enfeksiyonları için önemlidir.
Balık ve balık yağı: Balık ve yağında bulunan omega-3 yağ asitleri kalp ve damar hastalıkları riskini azaltmaktadır. İltihapları giderici, pıhtılaşmayı önleyici ve tansiyonu azaltıcı özelliklerinin yanısıra kolesterolü düşürür. Göz ve beyin sağlığı için önemlidir. Çiftlik balıkları yerine doğal deniz balıkları seçilmelidir

Kış Hastalıklarını Bitkilerle Yenin

Kış aylarının gelmesiyle gerek soğuyan havaların etkisi, gerekse sürekli kapalı mekanlarda kalarak hastalıkların kolayca bulaşması nedeni ile bağışıklık sistemi yeterince güçlü olmayanlar ve kendilerine iyi bakamayanların şikayetleri arttı. Hastalıkların tedavilerinin bir sağlık profesyoneli tarafından yönlendirilmesi şart. Ancak bizlerde evde pratik reçetelerle iyileşmek için basit adımlar atabiliriz.

Kış hastalıkları ve bunların tedavilerinde kullanılan bitkisel reçeteler şöyle:

Nezle:
Reçete 1: 2 kaşık dereotu tohumu, Birer kaşık kereviz tohumu, kuru kekik, kuru papatya. Malzemeler 2,5 bardak su ile kaynatılır ve suyun yarı yarıya azalmasına kadar devam edilir. Elde edilen sıvı süzülerek içilir

Reçete 2: 1 bardak suyun içine eklenen 3 yemek kaşığı kekik 3-4 dakika kaynatılır, elde edilen sıvı 3 eşit kısma ayrılarak sabah-öğle-akşam içilir.

Grip: 1/2 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karabiber, 1 tatlı kaşığı buğday kepeği 2 fincan su ile kaynatılır. Suyunu çekene kadar kaynatıldıktan sonra ikiye bölünerek sabah ve akşam birer bardak su ile içilir. rg

Öksürük: 1 kaşık bal, 1 kaşık zencefil, 1 bardak su. Zencefil su ile 5 dakika kaynatılarak balla tatlandırılarak içilir.
Soğuk Algınlığı
:
Reçete 1: Yarım litre gülsuyu içine 2 limon kabuğu rendelenerek pişirilir ve eklemler ovulur.
Reçete 2: 30 gram çörek otu, 100 gram bal, 30 gram çam sakızı, 100 gram zeytinyağı. Katı malzemeler toz haline getirilerek tüm malzemeler karıştırılır ve bir şişeye koyulur. Sabak akşam birer tatlı kaşığı içilir

Bronş İltihabı(Bronşit): 1 avuç ıhlamur, 2 elma. Elmalar küçük dilimlenerek ıhlamurla birlikte 5 dakika kaynatılır. Ilık halde tamamı içilir

 

 

 

Hamilelikte Bitki Çayları ve Bitkisel Ürünlerin Kullanımı

Hamilelik dönemi kadının sağlığına daha bir dikkat etmeye başladığı bir dönemdir. İlaç kullanımı bebeğin gelişimi için yasaklanmıştır. Kadın problemlerini doğal yöntemlerle çözmek ister. Hangi bitkiyi kullanıp kullanamayacağı ve şikayetlerini nasıl gidereceği konusunda endişelidir. Tamamen doğal olsa da bitkisel yöntemler gebeliğin ilk üç ayında fazlaca tercih edilmemelidir. Bu yöntemler 4. aydan itibaren daha güvenilir sayılmaktadır. Günlük hayatta sık kullanılan ve tamamen masum görülen bir çok bitki hamilelik döneminde sakıncalı olabilmektedir. Bu yüzden bitkisel yöntemleri kullanılmadan önce doktorunuzla görüşmenizi öneriririz

 

Hamilelerin kesinlikle kullanmaması gereken bitkiler:
Yalancı tespih ağacı (azadirachta indica), altınmühür (Hydrastis canadensis-goldenseal), lobelya (Lobelia infata), veba otu (Petasites hybridus), öksürükotu (Tussilago farafara), okaliptüs (Eucalyptus), mazı (Thuja occidentalis) ahududu yaprağı ve meyvesi çayı ve adaçayı (Salvia officinalis

Hamilelik döneminde bitki çayı içiyorsanız ve mide bulantısı, kusma, aşırı idrara çıkma, lenflerde şişme, meme ağrısı görülüyorsa derhal profesyonel yardım alınmalıdır.org

Gebelik dönemine özgü şiayetlerde kullanılabilecek bitki çayları şöyledir

Sabah bulantısı: zencefil, papatya çayları (Sıcak su içine koyularak kısık ateşte 5 dakika pişirilir

Kabızlık: Keten tohumu (çekilerek salata, yoğurt vb. karıştırılır.) karahindiba kökü (soğuk suya eklenerek 5 dakika kaynatılır.).

Varis: Cadı fındığı yaprağı lapa yapılarak bacaklara sarılır.

Soğuk algınlığı / grip: mürver, iğde, ekinezya, sinirliot çayları. (Sıcak su içine koyularak kısık ateşte 5 dakika pişirilir) Uyku sorunları: saat çiçeği (çarkıfelek), kediotu, melisa çayları. (Sıcak su içine koyularak kısık ateşte 5 dakika pişirilir)rg

Dikkat !!!: Hamilelik döneminde bitkisel ya da kimyasal herhangi bir tedavi yöntemi kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız!!!!

 

 

Böbrek Taşlarında Bitkisel Tedaviler

Böbrekler vücut işleyişi için hayati bir önemi olan elektrolit dengesinin kurulmasını ve atık maddelerin idrar olarak atılmasını sağlayan omurganın iki yanında bulunan fasulye tanesi şeklinde organlarımızdır.

Böbrek taşları başta kalsiyum olmak üzere çeşitli maddelerin idrarda kristalleşmesinden kaynaklanır. Çok küçük boyutta taşlaşmalar olabildiği gibi, idrar kanallarından geçmeyecek ölçüde ve tehlikeye neden olabilecek kristallenmeler de görülür. Büyük taşlar israr kanallarını tıkayaral idrarın geçişine engel olabileceği gibi, idrar yolunda hareket ederek hasarlanma, kanama ve iltihaplanmalara sebep verir

 

Taş oluşumu olmasına rağmen böbrekler işleyişlerini normal olarak devam ettirir. Atıklar süzülerek idrar oluşturma konusunda bir sorun yoktur. Ancak taşların boyutu büyüdükçe sorunlar baş göstermeye başlar. Taş idrar akışını kısırlar ve basıncın artması ile şişme ve ağrılara neden olur

Böbrek ve idrar yollarında taş oluşumu sıkça görülen problemlerdir. Taşları genellikle ürik asit, fosfor, kalsiyum ve oksalit asit gibi kimyasallar oluşturur

Böbrek taşı sorunu mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Böbrekte kalıcı hasarlara neden olabilir. Hafif vakalarda taşlar genellikle kendiliğinden vücuttan atılabilirken boyut büyüdükçe bitkisel ilaçlar ve doktor tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır. rg

Böbrek taşları idrar yolu ağrı ve sancıları, sık idrara çıkma, ağrılı idrar, az idrar, bulantı, kusma, terleme, titreme ve idrarda kan belirtileri ile teşhis edilir. Böbrek taşı hamile kadınlarda çok sık olarak görülmektedir ve erken doğuma sebep olabilmektedirBöbrek taşları olan hastaların beslenmelerinde kereviz, ekşi elma, nar, karpuz, B vitaminine yer verilmeli, beyaz un, şeker, et, çay, kahve, baharat, turşu, salatalık, domates, ıspanak, soğan, lahana, karnıbahar, nohut, badem, süt ürünleri, çikolata tüketimi azaltılmalıdır. Bol su içilmeli, sıcak banyolar yapılmalıdırBöbrek taşında kullanılan bitkisel yöntemler:

Fesleğen su ile kaynatılarak çay yapılır ve balla tatlandılarak altı ay boyunca hergün içilir. Üzümün suyu çıkarılarak düzenli olarak içilmelidir.

2 adet incir 1 bardak su ile kaynatılarak bir ay boyunca her sabah içilir.

Turp yaprağı suyu sıkılarak su ile karışıtırılıp içilir1 limon suyu ile bir yemek kaşığı zeytinyağı karıştırılarak içilir